21 Ocak 2016 Perşembe

6. gün - "bir ara yaparım"

Allah sizi inandırsın, bir işi yapacaksam onu o kadar fazla ertelerim ki. Bu iş ödev yapmak da olabilir, yer silmek de olabilir, oda toplamak da olabilir, telefon açmak da olabilir, sms göndermek de olabilir.

Odama gelip de çalışma masamı incelediğinizde bütün düzenimin "ertelemek" üzerine kurulu olduğunu görürsünüz. Örneğin sol tarafta "bir ara incelemek" üzere duran makaleler, onların üzeride "müsait bir vakitte" okunması gereken kitaplar, altını çizdiğim ve internetten "bir ara" araştırmam gereken dergi yazıları vesaire durur. Tam karşımda, duvarda, telefon açmam gereken yerler yazar, onun yanında bilgisayardan kontrol etmem gereken yazılar asılıdır. Masanın sağ tarafında ise pek çok post-it vardır. Üzerlerinde kitap isimleri, makale isimleri, şarkı sözleri, film adları vs. vardır. Onları google'lamayı o kadar fazla ertelemişimdir ki, artık neyi niçin not aldığımı bile unutmuşumdur.

Telefonuma baktığınızda da screenshot klasöründe bir ton resim vardır. Bir ara bilgisayarın başına geçeyim de araştırayım onları diye dururlar. Hakikaten bir ara araştırırım da onları. Ama bazen iş işten çoktan geçmiş olur. Mesela bir konseri kaçırmışımdır, bir dersi kaçırmışımdır, ohoo..

He bu arada bilgisayarın başına geçip de onları araştırdığım zaman da muhtemelen başka bir şey yapmayı erteliyorumdur. Örneğin yetiştirmem gereken bir rapor, bir yazı, bir mail vardır ve ben onu yapmamak için kendimce türlü bahaneler bulup, önce eskiden kalan işleri bitiririm, hani o "bir ara bakayım" dediklerimin hepsini yapmaya çalışırım.

Bir de bunca şeyi ertelerken, erteleme işini çok düzenli bir şekilde yaptığım için kendimi maharetli addederim. Örneğin en kıytırık şeyi bile not alırım. Bir kağıda "incele" yazar, kitabın üzerine özenle yapıştırırım, falan. Yahu onca uğraşana kadar incele gitsin, değil mi?

Belki bir çare olur da, her gün oturup ertelemeden yazı yazmaya alışırım dedim, işte şuanda da yaptığım 20 dakikalık yazı yazma işine başladım. Sonuç: başarılı ama tam da değil. Şöyle ki, mesela bu cuma gününün yazısı, ben akşam saat 6'dan beri "yazayım da bitsin" diyorum. Saat şuan kaç biliyor musunuz? 01.55. Yani teknik olarak artık cumartesi. Gönderinin saatiyle oynamak zorunda kaldım o yüzden. Dünde yapmıştım ama dün saat 12 olmadan yazıya başlamıştım. Başladığın değil de bitirdiğin saatte yayınlıyormuş, o yüzden yine saati değiştirmek zorunda kalmıştım.

Neyse, erteleme konusuna geri dönersek, odamda ve telefonumda görülen erteleme emareleri bilgisayarımda da mevcut. Allah'tan arada bir bilgisayarıma format falan atılıyor da, o ertelediklerimin hepsi yok oluyor. "Bir ara incelersin" klasörlerindeki tezlerin, makalelerin yükünden kurtulmuş oluyorum.

Dün yine ben bir hesabımın şifresini unuttuğum için bilgisayardaki bütün veriler kayboldu. -üzülmeyin hemen, ben zaten kopyalamıştım- ama chromedaki o yer bildirimleri ben otomatik kaydoluyor sanıyordum, kaydolmamış, kaybolmuş. Orada benim incelemeyi ertelediğim pek çok link vardı. Neyse artık nasip değilmiş.

Nasip değilmiş diye de ne güzel yırtıyorum değil mi?

Ay bi de facebook hesabım var tabiiki de. "Saved" bir ton dosya var. Bir ara oturup bilgisayardan rahat rahat incelerim diye. Ya da mesela bir fotoğraf görmüşüm, onun fotoğrafçısını merak etmişim ama telefondan araştırmaya üşenmişim, falan.

Buarada tarihe not düşeyim: Bu akşam oturdum bir güzel notlarımı tasnifledim, klasörledim vs. Şuanda şu klasörler var: Dünya Tarihi, Sosyoloji ders notları, Edebiyat, İlahiyat, Musiki&Mahremiyet&Aile Dostu Kent

Tabii bunları dosyalarken bir ton duygulanma, bir ton "ayy ne güzel dersti yaa" "conum" demeler... Allah bizlere öyle nice güzel dersler nasip etsin ya.

Buarada yaşlılığa dair hiçbir not yok elimde inanabiliyor musunuz? Nasıl atmışım ben onları ya, nasıl? Acaba hiç elle not almadım mı? Hepsini bilgisayarda mı almışım? Hiç bana göre değil ama olabilir de. Benim görevlerimin hepsi pc. başındaydı çünkü.

Transkriptlerin çıktısı olurdu en azından, bu işte bi iş var. Neyse bi yerden çıkar. Ya da dur dur, "bir ara bakarım"

Bu yazı içime sinmedi ama dursun şurada bir yerde. 20 dakika yazdık mı? Yazdık işte. Mission completed. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder