5 Ekim 2022 Çarşamba

Görl gayding

Buralarda görl gayding diye bir şey var. Ben bunu ilk nereden gördüm bilmiyorum ama gönüllülük işlerinden biri işte. Ama bu görl gayding accayip sistemli, kurumsal bir şey. Kraliçe bile çocukken katılmış, varın gerisini siz düşünün. Bizim izcilik gibi ama değil gibi de. Haftada bir akşam kız çocuklarıyla toplanıyoruz. 1-2 saat, etkinlikler yapıyoruz. Amaç da kızların güçlü olması, özgüven kazanmaları, kendi değerlerinin farkına varmaları falan.

Böyle dışardan baksan, oyun oynuyor bunlar dersin. Ama çocukların üniforması bile var. Dersin sonunda elele tutuşup marşımızı söyleyip ayrılıyoruz.

Bugün dedim ki, ben burada ne yapıp ediyorsam, ne görüyorsam anlatayım, bir yerlere kaydedeyim de yarın bir gün okul mokul kurarsam işime yarar.

Bugünkü ders mi diyim ne diyim bilemedim, kilisedeydi. Kilisenin anaokulunda. Bu burada yaygın bir şey sanırım. Çünkü çıkarken bir baktım, spor salonu da varmış, orada da bir şeyler yapıyorlar. Tabii ki her şey eski, bizde devlet okulunda bile o dolaplar yüz kez değişmişti. O masalar ilk veli toplantısında dile getirilip velilerden para toplanıp hemen değiştirilirdi. İşte bunu aklım almıyor. Evet yani masa ve hala kullanılır durumda. Hiç de önemli değil.

İkinci alacağım not, bu adamlar disiplinli kardeşim. Ve bu yazacaklarım Defneyle mi ilgili yoksa genel olarak İngilizler mi böyle bilemeyeceğim ama alçak sesle konuşup çok güzel ototite kurabiliyor. Ben olsam NOOOĞĞĞ diye bağırırdım mesela. Bağırmıyor. Yavrucuğum şimdi oyun zamanı mı, ben sana ne dedim!? NE DEDİM BEN SANA??? Diye çığırırdım. Yapardım bunu. Zamanında çok yaptım, oradan biliyorum. Defne, en az 70 yaşında ama bence 80 var, sadece no, not now diyor. Gözlerini bile devirmiyor. He sadece kurallar çiğnendiğinde diyor. Şöyle çocuklar (bugünküler 7-10 yaş arasındaydı sanırım, browni grubu, yaşlara göre böyle farklı isimleri var) her fırsatta oyun oynuyor ve her kafadan bir ses çıkıyor tabii ki. Kimse mühalae etmiyor, ne zamanki bir şey yapacağız, Defne ya da başkası bir şey söyleyecek ellerimizi havaya kaldırıyoruz, hep birlikte, elini kaldıran susuyor. Mesela bir kız hem elini kaldırmıştı hem de konuşmaya devam ediyordu, Defne kuralı tekrar açıkladı. Bunlar olurken genelde ayaklayız, ama bir şey açıklanacaksa yere çember oluyoruz. Dersin başında tanıştık falan, herkes adını, kaç yaşında olduğunu, hangi okula gittiğini ve en sevdiği yiyeceği söyledi. Çoğunluk makarnacı. Bana sorsalar Adım Merve, 32 yaşındayım, hayatımda ilk defa okula gitmiyorum, en sevdiğim yemek de köfte derdim. Bu bile içimi burktu, çünkü ben meetball diyecektim, onların aklına kim bilir ne çeşit köfte gelecekti. Ama ben anne köftesi ya da sokakta satılan köfte ekmek var ya, onu kastedecektim. Bunlar kesin yuvarlak yuvarlak bir şeyler hayal ederdi, peah!

Üçüncü söyleyeceğim şey ise kardeşim bu ne rahatlıktır ya? Biz oraya ayağımızla basıyoruz, bunlar yerlerde yatıyorlar, yuvarlanıyorlar. Ve benim çocuğum olursa, büyürse, okula giderse, onun için de bu normalleşecek. O çocuk eve her geldiğinde yıkanacak :( ya da ben de alışacağım bu işe. 

Dördüncüsü. Bence adamlar pratik değil, her şeyi çok detaylı açıklıyorlar. Mesela bi kaba bi karbonatla su öteki kaba üzüm suyu koyduk. Çocuklar önce karbonatlı suya pamuklu çubuğu batırıp resim çizdi. Sonra onlar kuruyana kadar oyun oynadılar. Kuruduktan sonra herkese karışık olarak kağıtlar dağıtıldı. Üzüm suyuyla üstlerinden geçip resmi bulmaya çalıştılar. İşte bunun için kaselere o sular mular konuldu. Yani ne kadar zor olabilir ki? Bana iki saat açıklıyor falan. Şuradan 8 kase al diyeceksin. 1 kaşık karbonat koy diyecen. Bu yani. Aman neyse.

Son olarak, “what’s your dream job” dediler. Ortamda benim gibi 4 yetişkin falan vardı. Kadının biri “ben avukatım” dedi. “Öteki hukuk okuyorum” dedi. Bana sordular “I was a teacher and I was a sociolog” dedim. Bu mesleklerimi buraya taşıyabilmem için dilimin bağının çözülmesi gerekiyor. Yani ben sosyolog olarak da buraya gelmiştim. Sunum yapmıştım, sorular sormuşlardı, cevap vermiştim. Ama şuan oradaki özgüvenimin üçte biri bile yok. Cümleyi de resmen “I was a” diye kurdum. İncindim.

Ama geçecek. Allah’ın izniyle, bu ülkede de güzel işler yapacağım, öğreneceğim, öğreteceğim, hikayeler toplayacağım.

Ay son bir şey daha, öğrencilerim beni görseydi bu akşam derlerdi ki “Merve Hoca bi kendini buldu.” 

Onların gözünden kendimi görmek iyi geldi.

Elhamdulillah ala külli hal.


4 Ekim 2022 Salı

SAD lambası

Günlerdir bunu foto terapi için alınan ışığın siniri var üzerimde. Zeynep Hanım'a güvenmesem asla almam zaten. Daha önce Hatice de söylemişti ama googlelamamıştım bile, güneşin yerini tutar mı ya manyak mısınız diyesim gelmişti. Zeynep Hanım'a da artık nasıl baktıysam kadın rahat bi beş dakika "bu öyle bir şey değil" minvalinden şeyler söyleyip ikna etmeye çalıştı. "Girin bakın, çok makale var" dedi.

Kocam ne dicek, bunu nasıl açıklicam diye düşünürken "aa o ne" dedi, ben o merdivenlerden inenene kadar kaldıramadım ve zaten aylarca kullancam, nereye kadar kaçıcam diye düşündüm. "hiç sorma bak ben de çok dalga geçtim, söz verdim diye kullanıyorum, güneş bu" falan dedim. epey bir dalga geçti. "aa güneş battı" falan dedi. ama hiç "saçma sapan şeylere para veriyorsun" demedi ki bu benim için önemli. çünkü ben bile para verirken "inanamıyorum yani buna para mı veriyorum şimdi, kendimi aldatılmış hissediyorum" falan dedim.

ha bu arada, bi iki makale falan okusam belki işe yarayacak. okusam mı?

bugün öyle bi yarım saat durdum karşısında. şifa olsun ne diyim.