8 Mart 2022 Salı

Paintte karalama

Danışman Hocamla doktorayı bırakma kararımı konuşurken bana dedi ki "varlığınla, yapıp etmelerinle değerlisin" dedi. Doktorayı bırakmış olman seni gözümüzde daha değersiz kılmıyor dedi. Tüm bunları konuşurken ben kütüphanedeydim. Sol yanımda bir çocuk bilgisayarın başına geçmiş, paintte bir şeyler boyuyordu. Resim çizmiyordu, düm düz ekranı tamamen griye boyuyordu, satır satır. Sonra onu bitirdi. Karalayarak tüm ekranı maviye boyamaya başladı ve bitirdi. 

Bir yanda doktora, öbür yanda paintte resim çizmek. Pardon, paintte sayfa karalamak. Tamam işte. bazen paintte bir şeylere karalasak da olur. 

1 Mart 2022 Salı

Neden Doktorayı Bıraktım?

Çünkü bana zarar verdiğinden emin oldum. Bir şeyi yapamıyorsak o kapıda durup da ısrar etmenin alemi yok. Çekilmemiz gerekiyor o kapının önünden, kendimize başka kapılar aramamız gerekiyor. 

Şu zamana kadar çok zor şartlarda çalıştım, kütüphanelere gittim, metroda bile makale okuyabildim. ama pandemiyle birlikte eve kapandım, evlendim, yurtdışına taşındım, önce küçük bir şehirde yaşadım, sonra Londra'ya taşındım... Hayatımda bir dolu değişiklik oldu. Rahatlık bakımından, şimdiki kadar hiç rahat olmadım belki de. Evimdeki çalışma ortamım çok rahat, fiziksel olarak. Evde çalışamazsam yürüyerek gerçekten de üç dakikada kütüphaneye gidebiliyorum ve haftada 6 gün açık. Ama yine de çalışamadım. Ve bundan da önemlisi ben bunun stresiyle baş edemedim.

Geçen gün o evin arkadasındaki kütüphanede terapistimle görüştüm tekrar. İlacımın dozunu arttırmaya karar verdi. Ben iyiyim gerek yok falan dedim ama "merve şöyle bri şahlandıralım seni" dedi. Ben de hemen ilaçlarım yetecek mi, İstanbul'dan kim gelecek, bana ilaçları kim getirebilir diye düşündüm. Sağa sola haber saldım, çözüm üretmeye çalışıyorum. Babamın arkadaşının oğlu getirecek, adamı tanımam etmem. Her neyse. 

Sonra bir gece yatıyorum, uyumaya çalışıyorum ama önümüzdeki ay tez izleme var diye stresten uyuyamıyorum. Ve bir baktım ki ben bıçağı boğazıma defalarca sapladığımın hayalini kuruyorum. Siyah bir bıçak, sol yanımdan saplıyorum. Bir dakika Merve yaa, bunu kendine neden yapıyorsun dedim. Neden yani, yedi düvel seferber olmuş, seni iyileştirmeye çalışıyor ama senin kendine yaptığın bu mu dedim?

Tam burada şunu da hatırlatmakta fayda var (bunu ileride kendim okurum diye yazıyorum). Ben uzun zamandır böyle kötü düşüncelerle mücadele ediyorum zaten. O eski küçük evde defalarca tasarladım. Allah'ım lütfen bana yardım et, elimi tut diye geceler boyu ağladım. Bu güzel hayallerimin evine taşınınca da ilk iş kendimi nerede asabileceğime bakmak oldu. Böyle manyak manyak düşünceler yani. Bu atakların da ara ara geleceğinin farkındayım. Sadece kontrolü elden bırakmamam gerekiyor ve bunun kötüye gitmesini engellemem gerekiyor. 

Ben aklı başında, doğruyu yanlışı ayırt edebilen bir kızım. Ama bu düşüncelerin böyle akın etmesine engel olamıyordum. Her neyse. O son gece fark ettim yani ben ne yapıyorum ya? Bu nasıl bir yüklenmektir? Doktorayı bırakırsan bırak ne olacak, dışarıdaki insanların %95'inden fazlası bunu yapmayı denemiyor bile Merve dedim. Sen bunu denedin. Eğer istediğin başarıysa, bu çok iyi bir başarı çiçeğim.

Ve bırakınca şunu fark ettim: Ben zaten başarılıyım. Çok güzel bir üniversiteden mezun oldum. Sırf o diplomamla bile yapabileceğim çok güzel şeyler var. Ki 8 senedir o şekilde öğretmenlik yaptım zaten. Şimdi de burada o yüzden ders veriyorum çocuklara. Asıl benim yüksek lisans tezim çok eğlenceliydi, çok renkliydi, çok da güzeldi bence. Yani ben çok iyi bir üniversitede yüksek lisans da yaptım zaten. 

Hamdolsun.

Şimdi oturup, tüm bunlara şükretme zamanı.

Ayrıca şunları da yazmak isterim, her hafta doktoradan üç arkadaş toplanıp konuşuyoruz, ikisi asistan ve ben sadece doktora öğrencisiyim. Geçen haftalarda aldıkları maaşı duyunca kendimi çok enayi gibi hissettim. Nasıl yani ya dedim? Bu zamana kadar neden ben yemek ısmarlamışım ki dedim. Yani yemek ısmarlayıp ısmarlamadığımı bilmiyorum ama benim en az iki katım maaşları varmış. Nihayetinde aynı işi yapıyoruz? O zaman ben niye yapıyorum? Niye sağlığımdan oluyorum ki dedim. Tamam onların benden fazla yaptıkları iş var ama ben hem öğretmenlik yapıp hem doktora yapyorum ve totelde onlardan çok daha az kazanıyorum. 

Aha! asıl önemli mesele. Ben hep "alimlerle haşrolmak" istediğim için doktorada ısrar ediyordum. Sonra rüyamı hatırladım, rahmetli amcamı da rüyamda Peygamber'imizin de olduğu alimler meclisinde görmüştüm, meczup dayım da oradaydı. Benim amcam mühendisti. Alimlerle haşrolmak için illa doktora yapmak gerekmez belki de? 

Hem şuanda bu ülkede bana açılan kapılara baktığımda hem öğrenci hem öğreten pozisyonunda bir yerde görüyorum kendimi. Tam bugün yani. Hem çocuklara bir şeyler öğretmeye çalışıyorum, hem de bir yandan öğrenmeye gayret ediyorum. Dilimi geliştirmem gerekiyor çünkü içimdekileri aktarabilmem için.

Doktorayı neden bıraktım meselesinden biraz uzaklaştı sanki, emin değilim, her neyse. Bıraktım işte. Teknik olarak 6 ay daha doktora öğrencisiyim. Bu sürede belki buradaki üniversitelerle yazışırım, mail listelerine girmeye çalışırım. Eskiden tanıdığım arkadaşlara mail atarım. Sonuçta artık bir doktoram yok. Bunlara şimdi vakit ayırmayayım, doktorama bakmalıyım demeyeceğim. 

Yuppi.

Elhamdulillah.

Arkama yaslanabiliyorum. Misler gibi.

Uzanıp gözlerimden öpüyorum.

Sevgiler.