24 Kasım 2022 Perşembe

Öğretmenler Günü

Yahu insanın başına neler geliyor. Ben ilk öğretmen olduğumda, öğretmenlerin 24 Kasım'a verdiği önemi gördüğümde çok şaşırmıştım. İçimden epey de dalga geçmiştim. Özenli, süslü püslü giyinmeler, hediye beklemeler, eşleri çiçek göndermedi diye trip atmalar. Yahu eşinizin mi öğretmenisiniz hayırdır falan diyordum. Ama çok mutlu gözüküyorlardı, onlara bir şey söylemiyordum.
Sonra zamanla alıştım, ben de 24 Kasım'ı sevmeye başladım. Bir kere her 24 Kasım sabahı ilk emekli tarih öğretmeni Mustafa Amca arar, hayır dualar ederdi. Ağzım kulaklarımda dinler dinler, iyi ki öğretmen olmuşum yahu, güzel bir meslek bu, kıymetli derdim. Sonra kuzenlerim mesaj atardı. Merviş sen aslında iyi bir şey yapıyorsun, baksana sana kıymet veriyorlar, öğretmen diyince akıllara geliyorsun demek derdim. Sonra evlendim, kayınvalidemler, onların ailedeki herkes aramaya başladı. Anneler gününde etraflarında anne olan herkesi arayan bir aile, memnun olurdum öğretmen olarak beni de aradıkları için. Öğrencilerim çiçekler alırdı. Ben hediye kabul etmeyeceğimi baştan söylemek gibi bir gaflette bulunduğum için pek hediye alamazlardı. Şimdi ki aklım olsa böyle bir set çekmezdim, sonuçta hediye vermesi kadar alması da güzel, neden buna engel olayım ki? 

Pandemi olduğunda öğrenciler online'dan bana güzellikler yapmışlardı. Çok duygulanmıştım. Ders bitince mahalledeki çiçekliye gidip kendime, emekli öğretmen olan karşı komşuma ve çok sevdiğim alt komşuma çiçek hediye etmiştim. Kocama da menekşe almıştım. O dönem üniversitede ders veriyordu, ve bunu çok güzel bir niyetle yapıyordu. O da öğretiyordu sonuçta. 

Ertesi sene İngiltere'ye taşındığımda online'dan öğrencilere ders anlatıyordum. Aa yok, öğretmenler günü olduğunda sanırım ben ücretsiz izindeydim. Evet, kesinlikle öyle. Hatta o yüzden epey duygusaldım, çok zor geçmişti. Eşim sağolsun bana güzel bir çiçek almıştı. Görümcemle kayınvalidem de "bizim adımıza Merve'ye çok güzel bir çiçek al" dedikleri için kocaman rengarenk bir buket daha almıştık. O zamanlar üçün beşin hesabını çok yapıyorduk ama bana kocaman buketler alabiliyoruz diye çok sevinmiştim. Ve de insanlar burukluğumu tahmin edebildiler demek demiştim.

Bu sene, ah bu sene, pencerenin önünde oturdum, dizimde battaniye, yanımda Türk kahvesi ağlaya ağlaya gelen mesajları okudum. O kadar ağladım ki, zırıl zırıl. Ben kıymetli bir öğretmendim, peki ya şimdi neyim dedim? 

Ben böyle ağlarken bi telefon çaldı, Merve Hanım başvurunuzu tamamlarsanız, bir an önce şu şu işlemleri yaparsak siz "teacher asisstant" olarak işe başlayabilirsiniz. Gördüğüm kadarıyla tam aradığımız birisiniz dedi. 

Hayrolsun, illa öğretmen olmam gerekmiyor ama "bir şey" olmak isterim doğrusu. Elhamdulillah "varım" ve sadece "var olmam" bile kıymetli ama insan yine de istiyor ki bir karanfil alınsın, bir öğrenci gelsin sarılsın. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder